Silahlara Veda-Ernest Hemingway (İnceleme)
Silahlara Veda, Ernest Hemingway’in 1929 yılında yayımlanan,
yayımlandığı dönemde büyük yankı uyandıran eseridir.
DİKKAT! BU BÖLÜM KİTAP HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇERMEKTEDİR.
Teğmen Frederic Henry, İtalyan ordusunda gönüllü olarak
savaşan Amerikalı bir gençtir. İtalyanlar Avusturyalılarla savaş halindedir.
Avusturyalılar bekleyişin ardından saldırı planlamaktadırlar. Bu sırada Henry
savaşa hazırlanmaktadır. Öte yanda ise Catherine Barkley adında genç bir
hemşireye gönlünü kaptırır. Savaş başlar ve Henry ambulans sürücüsü olarak
cepheye gider. Bekledikleri sığınağa bir top mermisi isabet eder. Henry
yaralanmış, sığınaktaki bir arkadaşı da ölmüştür. Henry’nin yaraları çok önemli
görünmese de hemen cephe gerisine alınır.
Henry Milano’ya gönderilir. Catherine de Henry’nin
arkasından Milano’ya gider ve orada çalışmaya başlar. Henry’nin dizinden
ameliyat edilmesi gerekmektedir fakat onu ilk muayene eden doktor ameliyatın
altı aydan evvel yapılamayacağını söyler. Bunun üzerine Henry başka bir doktora
görünür ve doktor ona en kısa zamanda hatta ertesi gün ameliyat olabileceğini
söyler. Ameliyattan sonra Henry bir süre yürüyemez fakat hızla iyileşmektedir.
Hastanede oldukça iyi bir yaşantısı vardır. Bir gün Catherine Henry’ye hamile
olduğunu söyler. Henry bu habere pek şaşırmaz, yakın zamanda izni bitecek ve
cepheye dönüp Catherine ile karnındaki bebeğini yalnız bırakmak zorunda
kalacaktır. Henry Milano’da bunları yaşarken savaş tüm hızıyla sürmektedir,
İtalyan birlikleri ağır kayıplar vermektedir.
Hastalık izni sona eren Henry için cepheye dönüş vakti
gelmiştir. Henry cepheye döner fakatı ordu geri çekilmektedir. Arkadaşlarıyla
birlikte geri çekilen Henry, yeni bir ordunun kurulmakta olduğunu fark eder.
Tutuklanan Henry ve arkadaşları kaçınılmaz görünen sonu beklerler. Geri çekilen
tüm subaylar kurşuna dizilmektedir. Henry bir yolunu bulup oradan kaçar.
Catherine’i bulma umuduyla Milano’ya giden Henry, Catherine’in orada olmadığını
ve nereye gittiğini öğrenir. Genç kadını bulup onu da alarak İsviçre’ye kaçma
planları yapar ve Catherine’in yanına gider. Birlikte bir süre otelde kalırlar.
Bir gece Henry’nin arkadaşı olan otel barmeni kapıya gelip Henry’nin
tutuklanacağını ve hemen kaçmaları gerektiğini ona söyler. Catherine ve Henry
eşyalarını toplarlar ve göl üzerinden İsviçre’ye geçmek için barmenin kayığını
alırlar. Uzun süren bir yolculuğun ardından İsviçre’ye varırlar fakat çok vakit
geçmeden tutuklanırlar. Polisleri kandırmayı başararak geçici turist vizesi
alırlar. İsviçre’de oldukça güzel bir hayat yaşamaya başlarlar. Bir gece
Catherine’in sancısı tutar, genç kadın hastaneye kaldırılır fakat bebek de
Catherine de ölür.
DİKKAT! BU BÖLÜM KİTAP HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇERMEKTEDİR.
Silahlara Veda’nın Frederic Henry’si ile Ernest Hemingway’in
aynı kişiler olduğunu fark etmek güç değildir. Bilmeyenler için bahsetmekte
fayda var, Hemingway 1918 yılında ambulans şoförü olarak savaşa katıldı. Kısa
bir süre sonra bir top mermisi sebebiyle yaralandı ve çürüğe ayrıldı. Bu
olayların hepsini Silahlara Veda’da
görmek mümkün. Hemingway kitapta yalnızca kendini yazmamış, etrafında gördüğü,
onu şaşırtan, üzen, mutlu eden tüm detayları da yazmıştır. Küçük detaylar
dışında yazdıklarının tamamı kendi yaşadıklarıyla paraleldir.
Hemingway kitapta kendi hayatından başka şeylere de yer
vermiştir. Sadece Silahlara Veda’da değil bundan on yıl sonra yazdığı Çanlar
Kimin İçin Çalıyor’da da aynı şeye yer vermiştir: Savaşın ne kadar kötü ve
insanlık dışı bir şey olduğu gerçeği. Her ne kadar gönüllü katılmış olsa da
cephede gördüklerinden sonra savaşın ne kadar berbat bir şey olduğunu anlamış
olacak ki yazdığı iki önemli eserde bundan söz etmiştir. Savaşın insanların
üzerinde açtığı yaralardan, savaşın biçimsizleştirdiği toplumlardan
bahsetmiştir. Savaşın anlamsızlığını ve acımasızlığını anlatmıştır. Savaşın
yıktığı, paramparça ettiği hayatların portresini çizmiştir bu iki eserinde.
Öte yandan Hemingway, savaşı onu yürüten insanların var
ettiği, ondan ne kadar nefret etse de insanların savaşı sürekli ayakta ve diri
tuttuğunu ortaya koymuştur. Oldukça uç bir durum olmasına karşın savaşın geride
kalanlar için bir alışkanlık olduğunun da altını çizmiştir. Daha üst bir
bakışla savaşın ve dünyanın öldürmek için var olduğunu, bunun aslında doğal bir
şey olduğu da kitapta şu sözlerle yerini alır: “Dünyada olup da öldürülmemenin
olanağı yoktu.”
Kitabın oldukça akıcı olduğunu söylemek lazım. Dili ağır
değil, okurken kendinizi kasmıyorsunuz. Ana karakterler belli, yan karakterler
belli. Yan karakterler hakkında yeteri kadar bilgi verilmiş. Gereksiz
detaylarla okuyucu sıkılmamış. Konu bütünlüğü sağlanmış ve konu hiçbir zaman dağıtılmamış.
Kitap biraz havada kalan bir sonla bitirilmiş ama olay örgüsü nihayete erdikten
sonra yazarın daha farklı bir bitiş yapması da anlamsız olabilirdi. Uzun lafın
kısası, Silahlara Veda Hemingway külliyatının en önemli parçalarından biri.
Çanlar Kimin İçin Çalıyor’a da bir önsöz niteliğinde. Bu sebepler dolayısıyla da
okunmayı hak ediyor.
Yorumlar
Yorum Gönder