Mezarlarınıza Tüküreceğim-Boris Vian (İnceleme)



Mezarlarınıza Tüküreceğim, Boris Vian’ın 1946 yılında yayımlanan ve 1959’da sinemaya uyarlanan romanıdır. Kitapta Lee Anderson adındaki melez fakat beyazlara daha yakın bir dış görünüşe sahip bir adamın abisinin öldürülmesi üzerine oluşan nefreti anlatılmaktadır.

DİKKAT! BU BÖLÜM KİTAP HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇERMEKTEDİR.

Baş karakter Lee Anderson, melez bir Amerikalıdır. Kardeşi Tom’un yanından ayrılıp farklı bir şehre taşınmış, orada bir kitapçıda iş bulmuştur. Lee’nin abisi zenci olduğu için bir sebepten dolayı beyazlar tarafından öldürülmüştür ve Lee bunun intikamı ile yanıp tutuşmaktadır.

Bir gün sıkıcı işinden bunalan Lee soluğu çalıştığı kitapçının karşısındaki bir barda alır. Amacı eğleneceği, vakit geçireceği ve sevişeceği beyaz bir kız bulmaktır. Barda Jicky, Judy ve Dick adında üç lise öğrencisiyle tanışır. Çocuklarla birlikte takılmaya başlar. İçlerinden Jicky’yi gözüne kestirir. Jicky’de Lee’ye karşı boş değildir. Biraz içtikten sonra hep beraber sahile giderler, Lee ve Jicky birlikte olurlar.

Lee, bu arkadaş grubuyla takılmaya devam eder. Arkadaşları vasıtasıyla Dexter adında zengin bir çocukla tanışır. Lee, Dexter’ın evinde bir partiye katılır. Orada birkaç kızla tanışır. İçlerinden biriyle birlikte olur.

Lee bu sırada kardeşi Tom’dan bir mektup alır ve Tom’un yaşadığı şehre gider. Tom’un yanına vardığında onun ağır bir şekilde dayak yemiş olduğunu görür. Beyazlar, Tom’un katıldığı bir toplantıyı basmış ve Tom da dahil olmak üzere herkesi dövmüşlerdir. Tom, Lee ile birlikte şehri terk etme  kararı alır. Giderken babalarından kalma evi ateşe verirler. Bunun üzerine Tom New York’a yerleşir.

Lee, Dexter adındaki gençle takılmaya başlar. Bir gece yine bir partiye giderler. Partide Lou adında güzel bir kızla tanışır. Kızın ablası Jean de güzel bir kızdır fakat Lee, Lou’yu beğenmiştir. Lou, konuşmaları esnasında Lee’ye siyahlardan hiç hoşlanmadığını söyler. Lee’nin kafasında şimşekler çakar ve Lou ile beraber olmayı kafasına koyar fakat Lee Jean ile birlikte olur.

Lou’nun ablası Jean bir gün Lee’nin çalıştığı kitapçıya gelir Lee’ye ve hamile olduğunu, çocuğun babasının muhtemelen o olduğunu ve evlenmeleri gerektiğini söyler. Lee’nin evlenmeye niyeti yoktur. Kızı avutan birkaç söz söyler ve onu gönderir. Bu sırada Lou ile Jean’e olan nefreti artmıştır. Jean’e şehri beraber terk etmeyi önerir. Zihninde Lou ile Jean’i öldürme planları yapmaktadır. İki kızı da öldürecek, olaya kaza süsü verecektir. Eğer bu planı başarılı olursa diğer züppe çocukları da öldürecektir.

Lee, planını uygulamak için Lou’yu yanına alır ve şehri terk eder. Daha önceden yola çıkmış olan Jean’in yanına gideceklerini söyleyerek kızı kandırmıştır. Yolda Lou çok içmiştir. Lee Jean’in ikisi için de bir engel olduğunu, onu öldürmeleri gerektiğini Lou’ya söyler. Lou, bu fikri benimsemiş gibidir. Daha sonra Lou, Lee ile birlikte olmak istediğini söyler. Sonunda Lee amacına ulaşmış olduğunu hisseder ve heyecanla bu öneriyi kabul eder. Birlikte oldukları sırada Lou bir anda bir silah çıkarıp Lee’yi kolundan vurur. Lee, Lou’yu öldüresiye döver. Genç kız ölmeden hemen önce Lee’nin pis bir zenci olduğunu, Jean’i öldürme planlarından haberi olduğunu ve bunu Dexter ve polise bildirdiğini Lee’ye söyler ve ölür.

Lee en sonunda Jean’i de öldürür fakat polisler peşindedir. Arabasına atlar ve kaçmaya başlar. Bir ahıra sığınır fakat polisler etrafını sarmıştır. Sonunda yakalanır ve asılarak idam edilir.

DİKKAT! BU BÖLÜM KİTAP HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇERMEKTEDİR.

Mezarlarınıza Tüküreceğim, yazıldığı dönemin şartları için oldukça sert bir kitap, orası aşikâr. Fakat edebi yönden büyük şeyler bekleyebileceğiniz bir kitap değil. Abartılı ifadeler, karmaşık bir olay örgüsü, zekice kurgulanmış bir felsefe içermiyor. Oldukça yalın ve abartısız bir şekilde okuyucuya tek bir mesaj veriliyor: “Bütün ölülerin derilerinin rengi aynıdır.” Bu sebepledir ki burada Boris Vian’ın, çağdaşı Bukowski ve Jack Kerouac ve ardılları Irvine Welsh, Chuck Palahniuk gibi yazarların eserlerinden çok daha edebi değeri düşük bir eser yazdığını söylemek yanlış olmaz.

Kitabın 1940’ların sonunda ABD’de yasaklanması, o dönemin şartları göz önünde bulundurulduğu vakit tüm dünyada olay yaratması hususunda bize bir ipucu verecektir. Baş karakter siyah kanı taşıyan bir melezdir, abisi ve kardeşi zencidir. Abisinin öldürülmesinin ve kardeşine kötü davranılmasının öcünü, beyaz zengin kızlara tecavüz ederek ve onlara zarar vererek alma peşindedir. ABD için o dönemlerde siyahilere uygulanan şiddet ve ayrımcılık konusunda pek çok göndermeler içeren bu kitabın tüm dünyada yankı yaratması bu açıdan şaşırtıcı değildir. Bunu söylerken kitaptaki abartılı pornografik anlatımları ve çok da başarılı sayılmayacak olay örgüsünü bir kenara bırakıyorum.

Tasvir konusunda Boris Vian hiçbir şeyden geri durmamış. Her şey tüm çıplaklığı ile ortada. Lee Anderson’un yaptığı her şey açık seçik yazılmış. Olay örgüsü sade ve anlaşılır ama okuyucuyu kitaba çekmekte çok başarılı değil. Buna karşın Boris Vian vermek istediği mesajı oldukça net bir biçimde okuyucuya anlatıyor ve kitabın sonuna şu cümleleri ekliyor:

“Köyün insanları onu yine de astılar. Çünkü o bir zenciydi.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Casus-Joseph Conrad (İnceleme)

Şato-Franz Kafka (İnceleme)

Dublinliler-James Joyce (İnceleme)

Tatar Çölü-Dino Buzzati (İnceleme)

Karamazov Kardeşler-F.M.Dostoyevski (İnceleme)

Ölü Canlar-Nikolay Gogol (İnceleme)

Özgürlük Yolları 2 Yaşanmayan Zaman-Jean Paul Sartre (İnceleme)

Beyaz Gemi-Cengiz Aytmatov (İnceleme)

Kumarbaz-F.M.Dostoyevski (İnceleme)

Taras Bulba-Nikolay Gogol (İnceleme)