Kumarbaz-F.M.Dostoyevski (İnceleme)
Kumarbaz, Dostoyevski’nin üç haftadan biraz daha uzun bir
sürede yazdığı, hayatını kumara yatıran bir adamın hikayesidir. Kimilerine göre
Dostoyevski bu eserde, kendi kumar geçmişinden faydalanmış, Aleksi İvanoviç
karakterine kendi hayatından pek çok şey katmıştır fakat olay örgüsü, karakter
tahlilleri ve etkileyici dili nedeniyle Kumarbaz romanının üç haftadan biraz
uzun bir sürede yazıldığına inanmak oldukça güçtür. Hikaye, Roulettenburg (Yani
yeni adıyla Wiesbaden) adında bir Alman şehrinde geçmektedir.
DİKKAT! BU BÖLÜM ESER HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇERMEKTEDİR.
Hikaye, Roulettenburg’daki lüks bir otelde başlamaktadır.
Baş karakter Aleksi İvanoviç, emekli bir generalin çocuklarına eğitim vermek
için tutulmuş bir öğretmendir. Aile Roulettenburg’daki bu otelde kalmaktadır.
Aleksi İvanoviç, General’in üvey kızı olan Polina’ya karşı
platonik bir aşk beslemektedir fakat bu durumu başlarda kendine dahi itiraf
edemez. Polina ise zengin koca bulma hevesinde bir genç kızdır. Polina’nın
tabir-i caizse uçan kuşa borcu vardır. Kızın bu durumuna üzülen İvanoviç Polina’nın
da teşvikiyle ondan aldığı para ile rulet oynamaya karar verir.
Polina’dan aldığı parayı rulete yatıran genç adam, bu
yatırımının karşılığını hatırı sayılır miktarda bir para ile alır. Polina tarafından
kumara teşvik edilen İvanoviç, heyecanla parayı kıza götürür fakat başkasının
parasıyla ve teşviki ile kumar oynamak hoşuna gitmemektedir. Kendi şansını
denemek ve kendi parasını kazanmak istemektedir. Bunun üzerine, Polina’dan borç
para alır ve ilk kez kendi iradesi ve parasıyla rulet oynar. Yine büyük
miktarda bir para kazanır fakat kendi deyimi ile “Yazgıya kafa tutarak”
oynamaya devam eder ve sonunda sıfırı tüketir.
Bu sırada İvanoviç, Polina’ya olan aşkını genç kıza itiraf
eder. Genç kız ise İvanoviç’e karşı herhangi bir his beslemediğini söyler.
İvanoviç’in aşkı, zaman zaman nefrete dönmektedir. Git gide Polina’nın kölesi
haline gelmekte, kız ne isterse yapmaktadır.
Bir gün İvanoviç, Alman bir Baron’a saygısızca davranır ve
Baron, bu duruma çok sinirlenerek meseleyi General’e anlatır. General, bu olay
üzerine İvanoviç’i maiyetinden çıkardığını belirtir. İvanoviç artık otel
parasını tek başına ödemek zorundadır. Gururunu ayaklar altına almak istemeyen
İvanoviç, General’in ve Polina’nın tüm ısrarlarına rağmen Baron’dan özür
dilemeyi reddeder.
General ve ailesinin kaldığı otelde Matmazel Blanche adında
zengin bir Fransız kadın da annesi ile kalmaktadır. General’in Matmazel’e
yüksek miktarda borcu vardır. Bu sebeple Matmazel ile evlenmek istemektedir.
Matmazel’in de General’den bir çıkarı vardır. General’in ölüm döşeğindeki
halası, oldukça zengin bir kadındır ve tek varisi General’dir. Ayrıca soylu bir
aileye mensup olmayan Matmazel, General’in unvanını kullanarak sosyeteye girme
derdindedir.
General’in halası ölecek derken, bir gün Roulettenburg’a
gelir ve işler çığırından çıkar. Matmazel ve General başta olmak üzere herkes
şoktadır. Kadının, hakkında söylenen her şeyden ve ölümünün beklendiğinden
haberi vardır. Yaşlı kadın İvanoviç’e, Roulettenburg’da rulet oynamak
istediğini söyler. İvanoviç bu teklifi kabul eder ve birlikte kumarhaneye
giderler. Yaşlı kadın ilk gece ruletten büyük miktarda para kazanır. İvanoviç
dahil herkes kadının bu şansına şaşırmıştır. Kadın büyük miktarda para kazandıktan
sonra paraları toplar ve oyundan çekilir.
General başta olmak üzere bütün aile, İvanoviç’i yaşlı büyük
halanın rulet oynamasını engellemesi konusunda ikna etmeye çalışır fakat yaşlı
kadın her şeye rağmen kumar oynamaya devam eder fakat ilk günkü şansından eser
yoktur. Kumarda tüm varlığını bir gecede kaybeden kadın adeta yıkılır ve
Moskova’ya dönmek istediğini söyler. Yaşlı kadının servetini kaybetmesi,
Matmazel ile General’in arasını açar.
Bu sırada Polina da evlenmeyi planladığı Fransız Marki’den
ayrılır. Adama büyük miktarda borcu vardır. İvanoviç genç kızın sürüklendiği bu
bataktan çıkmasının tek yolu olarak rulet masasını görür. Ele geçirdiği ufak
bir para ile kısa süre içinde bir servet yapar. Öyle ki rulet masası o gece
için iflas bayrağını çekip kapanır. Kazandığı parayı Polina’ya götüren
İvanoviç, beklemediği bir tepkiyle karşılaşır. Genç kız, parayı istemediğini,
İvanoviç’ten nefret ettiğini söyleyerek Bay Astley adındaki İngiliz bir adamla kaçar.
Bedbaht bir durumda olan İvanoviç, Matmazel Blanche’nin
teklifini kabul ederek onunla birlikte Paris’e gitme kararı alır. Bir ay
boyunca Matmazel ile kumarda kazandığı parayı har vurup harman savuran
İvanoviç, sonunda meteliğe kurşun atacak hale gelir ve Matmazel’den aldığı parayla
Paris’i terk ederek önce Hamburg’a oradan da Roulettenburg’a gider. Polina’dan
üzerine kalan borç sebebiyle birkaç ay hapis yatar ve kefaleti bilinmeyen biri
tarafından ödendikten sonra serbest kalır.
Aylar boyunca Hamburg’da çeşitli işlerde çalışan İvanoviç,
bu süre zarfında kazandığı tüm parayı rulete yatırır ve acınacak bir hale
düşer. Karnını bile zor doyuracak hale gelmiştir. Bir gün Hamburg’da bir parkta
Bay Astley ile karşılaşır. Bay Astley,
Polina’nın aslında kendine değil de İvanoviç’e aşık olduğunu ve İsviçre’de
tatilde olduğunu söyler. Kumara yatırmaması şartı ile İvanoviç’e bir miktar
para verir. Sevinçli haberi aldığı anda içine yaşama isteği dolan İvanoviç,
İsviçre’ye gitme kararı alır fakat bunun için daha fazla paraya ihtiyacı
vardır. Bu parayı da yeniden rulet oynayarak kazanma yoluna gider.
DİKKAT! BU BÖLÜM ESER HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇERMEKTEDİR.
Dostoyevski, İvanoviç’in ağzından iki tip kumarbaz tanımlar:
1)
Sadece keyif için oynayan, şanslarının ne kadar
açık olduğunu görmek isteyen zengin insanlar.
2)
Meteliğe kurşun atan, kumardan kazandığı paraya
bel bağlayan insanlar.
İvanoviç karakterinin ikinci tipte olduğu su götürmez. Malumunuz
olduğu üzere ikinci tip profile uyan, etrafımızda görebileceğimiz pek çok insan
mevcut. Onları gündüz vakti fenerle aramaya gerek yok. İvanoviç kumar tutkusunu
öyle bir boyuta getirmiştir ki, kumarda kazanmayı, Polina’ya olan aşkına yeğ
tutmuştur. İvanoviç, hepimizin içinde olan sınırsız kazanma hırsının yazıya
dökülmüş halidir sadece.
Dostoyevski, kumar tutkusunu “Kaybettikçe, kaybedilen parayı
geri getirme umudu” sebebiyle daha da alevlenen bir tutku olarak tanımlamıştır
ki bu tespit kitabın içerdiği en önemli tahlillerden biridir. Söz konusu tutku
ve kaybettikçe, kaybedilenlerin geri getirilmeye çalışılması meselesi, yalnızca
kumar için geçerli değildir. Dostoyevski’nin yaptığı bu tespit, hayatta pek çok
alana uyarlanabilir. İnsan denize düştüğünde, çırpındıkça daha da derine batar.
Şansa bırakılan ve soğukkanlılığın kaybedildiği her an, kişiyi daha derin bir
trajediye sürükler. Bu açıdan bakıldığında kitabın çok daha derin anlamlar
içerdiği görülebilir.
İvanoviç’i kumara iten sebep olan aşk, daha sonra ikinci
plana itilmiştir. İnsanın daha çok kazanma tutkusu, bazı güzellikleri görmesine
engel olacak kadar gözleri kör edebilmektedir. Dostoyevski, bu mesajı da okura
vermeyi başarmıştır. Polina’nın önayak olduğu kumar sevdası, Polina’ya olan
aşkın önüne geçmiş, nihayetinde bu aşk-kumar savaşını yine kumar kazanmıştır.
Kumarbaz’ı hayata uyarlama noktasında, “Hayat zaten bir
kumar” ifadesi oldukça klişe ve yanlış bir ifade. Risk, akıllıca alındığında
insanın zaferi ile sonuçlanabilir. Nitekim “Büyükanne”nin ilk kumarı başarılı
olmuş, daha sonra açgözlülük ile giriştiği denemeler başarısızlıkla
sonuçlanmıştır. Dostoyevski, bu noktada kanaatkarlığın da altını kalın
çizgilerle çizmektedir. Kanaatkarlık, alınan akıllıca risklerin hayatı olumlu
yönde etkileyebilmesi için oldukça önemlidir.
Sonuç olarak İvanoviç, hırsının kurbanı olmuştur. Bazen hepimiz
hırsımızın kurbanı oluyoruz. Dostoyevski, kendine has tarzıyla ve yerinde
tespitleriyle, biraz da abartılı bir şekilde gündelik hayatta
karşılaşılabilecek önemli bir mesele üzerinden okuyucuya anlaşılması oldukça
kolay bir ders veriyor ki o da şu: Hayatta ne olursan ol ama açgözlü olma.

Yorumlar
Yorum Gönder