Özgürlük Yolları 2 Yaşanmayan Zaman-Jean Paul Sartre (İnceleme)




Yaşanmayan Zaman, Jean Paul Sartre’ın, “Özgürlük Yolları Üçlemesi”nin 1945’te yayımlanmış ikinci kitabıdır. Kitap, ilk kitabın kahramanı Mathieu ve birkaç kahraman üzerine işlenmiş olup 30 Eylül 1938 tarihinde gerçekleşmiş ve dönemin Fransa Başbakanı Edouard Daladier, Hitler, Mussolini ve yine dönemin İngiltere Başbakanı Neville Chemberlain’in katıldığı, Çekoslavakya sorunu üzerine toplanmış Münih Konferansı’ndan evvelki bir haftayı konu almaktadır.

Kitap, üçlemenin birinci kitabı olan Akıl Çağı’ndaki kadar baş karakter Mathieu üzerine detaylı tahliller içermese de yerinde ve oldukça derin sosyolojik analizler içermekte ve aynı zamanda yan karakterlerin yaşadığı trajedileri de konu almaktadır. Sartre, bu eserde aynı anda, Fransa’nın çeşitli yerlerinde yaşanmakta olan olaylardan bahseder. Eser üzerine detaylı incelemeden evvel, kitabı okuyanlar için bir hatırlatma mahiyetinde olması ve okumayanlar için ise bir ön bilgi olması amacıyla aşağıda kısaca olay örgüsü ve karakterlerden bahsedeceğim. Aşağıdaki bölüm konusunda uyarıyı yaptım fakat tahlil kısmında da eserden detaylı bahsedeceğimin uyarısını şimdiden yapayım.

DİKKAT! : BU BÖLÜM ESER HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇERMEKTEDİR.

Kitap, Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı öncesi Münih Konferansı arifesinde geçmektedir. Mekânlar genel olarak Paris’te, Marsilya’da bulunmakla birlikte, Akdeniz’de bir gemi, Fransa’da bir hastanede de geçen olaylar da işlenmiştir.

Mathieu, Paris’teki evini terk etmiş, güneyde bir yerlerde kardeşi Jacques ve onun karısı Odette ile yaşamakta, Ivich kuzeyde Laon’da Mathieu’dan çok uzaktadır ve Mathieu’nun eski sevgilisi Marcelle, arkadaşı Daniel ile evlenmiştir.

İnsanlar bu yedi gün içinde barış içinde yaşamaya devam etmektedirler fakat Hitler’in Çekoslavakya meselesi tüm Avrupa’nın tedirginlik içinde bu süreyi geçirmesine sebep olmaktadır. Birkaç gün içinde genel seferberlik ilan edilir ve eli silah tutan herkesin orduya katılması için çağrı yapılır. Çağrı Mathieu, bir generalin oğlu olan genç anti-militarist Philippe, ateşli bir savaşçı ve Mathieu’nün eski dostu olan Gomez, Marsilya’ya bir şekilde gelmiş olan, hiçbir şeyden habersiz bir köylü olan Koca Louis ve militarist duygulara sahip bir Marsilyalı olan Maurice’i de orduya davet etmektedir.

Mathieu, orduya katılıp katılmamak konusunda tereddütler yaşamaktadır. Savaşta bir anlam görmemektedir. Arkadaşı Gomez ile buluşur. Bu sırada savaşa katılma kararını vermiştir. Bu sırada Ivıch, Mathieu’yü görme umuduyla Laon’dan kalkıp Paris’e gelir. Mathieu ile Mathieu’nün evinde karşılaşırlar. Mathieu önce tereddüt yaşasa da sonra nedenini bilmediği bu savaşa katılmaya karar verir. Bu sırada Münih’te bir saldırmazlık paktı imzalanmıştır. Barış, geçici olarak devam edecektir.

 DİKKAT! : BU BÖLÜM ESER HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇERMEKTEDİR.

Öncelikle, Sartre’ın anlatı konusundaki dehasından bahsetmek gerek. Aynı anda, farklı kişilerin öznesi olduğu farklı olayları anlatması, olaylar farklı kişiler tarafından, farklı mekânlarda ve şekillerde yaşansa da paylaşılan ortak bir bilinmezlik algısının olduğunu okuyucuya yansıtışı, Sartre’ın yazın konusundaki ustalığını gözler önüne seriyor.  Yaşanmayan Zaman çeviri adı da bu noktada tesadüf değildir. Bundan daha sonra bahsedeceğim (Orijinal isim olan Le Sursis, erteleme, rahatlama anlamına gelmektedir, ki ona da değineceğim.).

Yaşanmayan Zaman, Sartre’ın savaşın, savaş öncesi sürecin ne demek olduğunu, insan varlığının, toplum ve devlet önünde ne demek olduğunu gösteren oldukça önemli bir yapıtı. Sartre bu eserde, savaş konusunda Fransa’da ve Avrupa’da o dönem için hâkim olan tüm görüşleri, birkaç farklı tipte karakter üzerinden incelemiş ve okuyucuya önemli dersler çıkarmasına yarayacak toplumsal analizler yapmıştır.

Kitapta savaş için seferberlik ilan edildiğini duyan Fransız halkı, Sartre’ın bu eserinde şu şekillerde karşımıza çıkıyor:

1-      Savaşın çıkacağına ihtimal vermeyip, savaşla dalga geçenler.
2-      Maurice ve Gomez gibi ateşli savaşçılar, savaş çığırtkanları.
3-      Mathieu gibi kararsızlar.
4-      Philippe gibi savaş karşıtları ve tabii ki Sarah ya da Zezette gibi savaşı hiç istemeyen kadınlar.
5-      Koca Louis gibi hiçbir şeyden haberi olmadan kaderine boyun eğip savaşa gitmeye hazırlananlar (Ki çoğunluğu oluşturanlar da onlar)

Bu yukarıda saydığım tiplerin her biri, patlaması muhtemel bir savaşın toplumu ayıracağı “kamp”lar olarak Sartre tarafından ortaya konmuş. Sartre’ın bireylerden ve bu bireylerin yaşadıkları küçük detaydan bir evrensele ulaşması, onun yazar, düşünür ve bir barışsever olarak yetkinliğini gösteren önemli işaretler.

Öte yandan Sartre, savunduğu düşünce sisteminin temeli olan özgürlük anlayışını, bireylerin özgürlük anlayışını kısıtlayan “devlet otoritesi” kavramını kitabında ustaca işleyerek okuyucuya aktarıyor. Gelecek ve özgürlüğün yalnızca barış sayesinde var olabileceği savını, “Ve bütün geleceklerin toplamı barıştır: Ona, şu parmaklığın kurtların delik deşik ettiği tahtasında, şu oğlanın taze çocuk ensesinde dokunulabilir, onun çocukça açgözlü bakışlarında okuyabilirsiniz barışı; o gün ışığının ısıttığı topraklardan fışkırır, çan seslerinin uğultusunda işitilir. Barış, oradadır, bütün o geleceklerle örülmüş, orada, doğanın yenilmez inadı vardır, o güneşin gidiş dönüşüdür, toprağın ürperen hareketsizliğidir, insanın bütün çabasının gerçek anlamıdır.” sözleriyle destekliyor.

Barış olmadan Mathieu da, Mathieu dışındaki her şey de herkes de bir hiçtir. İnsanı, insan yapan şey geleceğidir; geleceği gelecek yapan şey de Sartre’ın dediği gibi “Kişinin özgür seçim yapabilme yetisi”dir. Kişinin iradesi dışında yaptığı tüm hareketler Sartre’ın bahsettiği “hiçlik”i doğurur. İşte tam da burada, Sartre’ın Münih Konferansı öncesi bir haftayı anlattığı bu dünyada zaman durmuştur. Kitabın Türkçe çevirisinin başlığı olan “Yaşanmayan Zaman”, burada anlam kazanmaktadır.

Tedirgin bekleyiş içindeki, devlet iradesinin boyunduruğu altındaki insanı Sartre, Philippe’nin ağzından şöyle değerlendirir: “Herifleri mezbahaya götürüyorlar haberleri yok. Savaşı bir hastalık gibi kabulleniyorlar. Savaş hastalık değil, bir felakettir. Çünkü insana, insan eliyle gelir.”

Aynı savaş karşıtı söylem Mathieu’nün arkadaşı Gomez’in karısı ve tüm annelerin, tüm eşlerin bir sembolü olan Sarah’ın ağzından şöyle dillendirilir: “Günün birinde, evimi yıkılmış, yanmış, mahvolmuş ve çocuğumu, kollarımda, can vermiş bulmamı haklı gösterecek böylesine bir canavarlığı gerektirecek bir nedenin bulunabileceğini asla kabul etmiyorum.”

Devlet iradesi denen boyunduruk, Hitler konuşma yaptığı sırada Mathieu’nün boynundadır. Hayatı gözlerinin önünden geçer. Daha evvel verdiği tüm kararlar, pişmanlıkları, kendi iradesiyle yapmış olduğu şeylerdir ama savaş, onun iradesi dışında şekillenmektedir. İlk eserde kendi varoluşu altında ezilen Mathieu, bu sefer kendinden üstte bulunanların üç-dört çift dudağı arasından çıkacak tek bir cümleyle ortaya koyacağı iradeyle ezilmek üzeredir. Bu, hiçbir özgür insanın istemeyeceği bir şeydir. İnsanın, kendi iradesiyle verdiği kararlarla yaşamadığı bir “şimdiki zaman”, aslında yaşanmayan bir zamandır.

Gelelim kitabın orijinal adına, yani “Erteleme”ye ya da “Rahatlama”ya. Malumunuz olduğu üzere, Münih Konferansı ile savaş yalnızca ertelenmiştir. İnsanlar yaşadıkları bir haftalık tedirginlik sürecinin ardından rahata erdiklerini sanmışlardır. Aslında devleti yöneten bencil kişilerin varlıkları, Koca Louis gibi ve Mathieu gibi milyonların geçmişlerini bir anda silmeye, geleceklerini ise tehlike altına atmaya kadirdir.

Hasıl-ı kelâm, Özgürlük Yolları Üçlemesi’nin ikinci kitabı olan Lé Sursis, ya da Türkçe adı ile Yaşanmayan Zaman, burada anlatabileceğimden çok daha derin bir eser.  Bireylerin, toplumun ve zamanın varoluşu konusunda önemli dersler içeren, Sartre seven herkesin mutlaka okuması gereken bir eser.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Casus-Joseph Conrad (İnceleme)

Şato-Franz Kafka (İnceleme)

Dublinliler-James Joyce (İnceleme)

Tatar Çölü-Dino Buzzati (İnceleme)

Karamazov Kardeşler-F.M.Dostoyevski (İnceleme)

Ölü Canlar-Nikolay Gogol (İnceleme)

Beyaz Gemi-Cengiz Aytmatov (İnceleme)

Kumarbaz-F.M.Dostoyevski (İnceleme)

Taras Bulba-Nikolay Gogol (İnceleme)