Drina Köprüsü-İvo Andriç (İnceleme)


                Söz konusu eser, Sırp yazar İvo Andriç’in 1945 yılında yayımlanmış, kendi memleketi olan Vişegrad’da, Drina Köprüsü üzerine yazılmış bir eser. Son derece başarılı kişi, olay ve mekan tasvirleri ile ustaca kurgulanmış hikayeleri içeren bir başyapıt.

                Aslında kitap inceleme bölümünde olay akışından detaylı bahsetmek hem kitabı okumamış olanlar için, hem de ortada birden fazla hikâye söz konusu olduğu için pek doğru değil. Eser, daha çok Marquez’in “Yüzyıllık Yalnızlık” isimli eserinde olduğu gibi belirli bir yerde, farklı kişiler üzerinde uzun bir zamana yayılı farklı insan portrelerini okuyucuya tarafsız bir gözle sunuyor.
    
            Yazar, evvela köprünün yapımından bahsediyor. İnşaatı halk tarafından istenmeyen ve yakın çevrede doğup sonradan devşirilerek vezirliğe kadar yükselen Sokullu Mehmet Paşa tarafından yaptırılan bu köprünün, sonraları Hristiyan ve Müslüman halk arasında nehrin iki yanını birleştiren ortak bir geçiş noktası özelliğini taşıyan bir yol oluşunu çeşitli insan hikâyeleriyle anlatıyor.

                Andriç, zaman akışı içerisinde Osmanlı’nın çekilmesi ile birlikte kozmopolit yapısı ve kendi iç karışıklıklarıyla baş başa kalan Bosna-Belgrad paşalıklarının Avusturya - Macar hâkimiyetine giriş sürecini de anlatıyor. Bu geçiş sürecinin sancılarından, Müslüman ve Hristiyan halk arasındaki kamplaşmanın zaman geçtikçe artmasından bahsediyor. Tüm bunları aktarırken, yaşanan politik gelişmelerin bireylerin hayatları üzerindeki etkilerini de bireysel trajediler üzerinden başarılı bir dille anlatmayı ve toplumdan bireye, bireyden de topluma yansıyan bu döngüyü okuyucuya fark ettirmeden okuyucunun zihnine işlemeyi başarıyor.

                Öte yandan Andriç, 20.yy ile birlikte peyda olan “milliyetçilik”, “modernleşme” gibi kavramların Avrupa’nın batısından Balkanlar’a gelişini, Balkan Harbi’ni ve sonrasında da I. Dünya Savaşı’nı anlatırken küçük Vişegrad’daki gündelik hayatın nasıl değiştiğine ustaca değiniyor. İnsanların hayatı sorgulamadan, tadını çıkararak yaşamak yerine politik ve ekonomik kaygı içine düşme süreçlerini acı bir şekilde dile getiriyor.

                Şurası kesin ki, savaş da barış da sonsuza kadar sürmüyor. Bence Andriç’in bu eserde vermek istediği en önemli mesaj bu. Birinci Harp’te zarar gören Drina Köprüsü hala ayakta, diğer yanda 90’lı yıllarda Yugoslavya’nın dağılması ile patlak veren savaşta yıkılan Mostar Köprüsü, yeniden yapıldı ve o da hala ayakta. Dünyada insan olduğu sürece bir yerde mutlaka savaş olacak ve başka bir yerde de  –tek bir yer bile olsa- barış olmaya devam edecek. İnsan var oldukça, Drina Köprüsü’nü yıkmaya çalışanlar da olacak, Taksim Parkı’na avm yapmak isteyenler de… Ama onların karşısında duracak olanlar da var olmaya devam edecek. Umut ışığı hiç bitmeyecek.

                Bu kitabı lütfen okuyun. Bu kitap Vişegrad adında küçük bir kasabanın insanlarının değil, tüm insanlığın hikâyesi; bütün bir insanlık bilincinin, bütün bir direniş bilincinin hikâyesi.

               

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Casus-Joseph Conrad (İnceleme)

Şato-Franz Kafka (İnceleme)

Dublinliler-James Joyce (İnceleme)

Tatar Çölü-Dino Buzzati (İnceleme)

Karamazov Kardeşler-F.M.Dostoyevski (İnceleme)

Ölü Canlar-Nikolay Gogol (İnceleme)

Özgürlük Yolları 2 Yaşanmayan Zaman-Jean Paul Sartre (İnceleme)

Beyaz Gemi-Cengiz Aytmatov (İnceleme)

Kumarbaz-F.M.Dostoyevski (İnceleme)

Taras Bulba-Nikolay Gogol (İnceleme)