Doktor Jivago-Boris Pasternak (İnceleme)
Doktor Jivago, Boris Pasternak’ın 1956 yılında yazdığı,
Sovyetler Birliği’nde 80’li yıllara kadar yasaklı kalmış, ilk ve tek romanıdır.
1965 yılında David Lean tarafından sinemaya uyarlanmış ve beş dalda Oscar
kazanmıştır. Roman, Boris Pasternak’ın 1958 yılında Nobel Ödülü kazanmasında
önemli bir rol oynamıştır.
DİKKAT! BU BÖLÜM KİTAP HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇERMEKTEDİR.
Yuri Jivago, küçük yaşta annesiz ve babasız kalmıştır.
Özellikle babasının sır intiharı onu derinden etkilemiştir. Ailesinin ölümünün
ardından dayısı Nikolay’a daha da bağlanan Yuri, başarılı bir okul hayatının
ardından doktor olmuştur.
Lara, Yuri’yle aynı şehirde yaşayan genç bir kızdır.
Yuri’nin babasının yakın arkadaşı olan ve intiharında yanında olan Komarovski
adlı avukatla ilişkisi vardır. Lara, Yuri ve Tonya’nın da katıldığı bir noel
partisinde Komarovski’yi vurmaya çalışır fakat Komarovski yerine savcıyı vurur.
Partideki olayın üstü bir şekilde örtülür ve Lara arkadaşı
Pasha ile evlenir. Yuri de Tonya ile evlenir ve Sasha adını verdikleri bir
çocukları olur. Bu sırada savaş devam etmektedir ve Yuri doktor olarak askere
alınır. Pasha ise gönüllü olarak askere gider ve cephede esir düşer fakat
ailesine öldüğü bildirilir. Lara da hemşire olarak cepheye gider. Yuri bir gün
yaralanır ve Lara’nın çalıştığı hastaneye götürülür. Tedavi olduktan sonra bu
hastanede göreve başlar. Bu görev onu Lara ile daha da yakınlaştırır.
Jivago, cephede bir süre daha kaldıktan sonra Moskova’ya
döner. Bu arada o savaşa gittiğinde bebek olan oğlu Sasha büyümüştür. Eve geldiği gün dayısı Nikolay’ın da
Moskova’ya geldiğini öğrenen Yuri çok sevinir ve dayısını bir akşam yemeğe
davet eder. Bir Bolşevik olan dayısıyla uzun uzun siyaset konuşurlar. Bu sırada
Moskova sokakları karışmıştır. Ülke bir iç savaşa sürüklenmektedir. Kıtlık ve
soğuk hava halkı kavurmaktadır. Hastalıklar ve salgınlar kentte kol
gezmektedir. Yuri de bu salgınlardan nasibini alır ve tifüse yakalanır.
Yuri, ailesini de alarak Moskova’dan taşınma kararı alır.
Moskova’ya bir hayli uzak olan Varykino adlı kasabaya göç ederler. Yuri trende
pek çok yeni insanla tanışır, iç savaşın etkilediği şehirleri ve insanları
görür. Bu sırada Bolşeviklerin kontrol ettiği bir bölgeden geçerken tutuklanma
tehlikesi atlatır. Varykino’ya ulaştıktan sonra bir köylü gibi yaşamaya başlar.
Toprağı eker, arada da doktor olduğunu öğrenip gelen hastalardan vizite ücreti
olarak yumurta, buğday gibi şeyler alır ve bu şekilde geçinir.
Bir gün kütüphanede Lara’yı gören Yuri çok şaşırır. Lara’nın
yanına gitmek ister fakat buna cesaret edemez. Kütüphane kartından Lara’nın
adresini öğrenir ve genç kadınla görüşmek için evine gider. Lara, Yuri’yi
oldukça iyi karşılar. Bu görüşmenin ardından Lara ve Yuri’nin ilişkisi git gide
daha ciddi bir boyut kazanır fakat Yuri, Tonya’ya karşı kendini suçlu
hissetmektedir.
Bu sırada Partizanlar bölge üzerindeki hakimiyeti
sağlamıştır. Yuri Partizanlara esir düşer. Partizanların yanında uzun süre
kalır. Bu süre içinde ailesinin nerede olduğunu bilmemektedir. Beyazlar ile
Kızıllar arasındaki savaş çetin geçmektedir. Yuri ailesinden ayrı kalmaya daha
fazla dayanamaz ve kamptan kaçar ve Yuryatin’e gider. Şehre varır varmaz
Lara’nın evine gider fakat Lara evde yoktur. Bir süre bekledikten sonra Lara
eve gelir ve birlikte yaşamaya başlarlar. Bu sırada Yuri, Tonya’dan bir mektup
alır. Tonya ve ailesi yurtdışına sürgün edilmiştir.
Çevrede anti-komünist olarak tanınan Yuri’nin hayatı
tehlikededir. Lara’yla beraber Yuryatin’den Varykino’ya kaçma planı yaparlar.
Komarovski gelir ve Pasha’nın kurşuna dizildiğini, Lara ve kızının tehlike
altında olduğunu söyler. Lara istemese de Komarovski’yle birlikte gitmeye razı
olur. Bu esnada Pasha çıkıp Yuri’nin kaldığı eve gelir. Yuri, Komarovski’nin
söylediklerinin yalan olduğunu anlar. Pasha takip edildiğini ve onu
öldüreceklerini söyler. Ertesi gün Pasha intihar eder.
Yuri Moskova’ya döner fakat yoksulluk içindedir. Daha sonra
eski kapıcılarının kızı Marina ile birlikte yaşamaya başlar. Marina’dan iki
çocuğu olan Yuri yıllar geçmesine rağmen doktorluk yapmayı kabul etmemiştir.
Bir gün tramvayda fenalaşır, yere yığılır ve orada ölür.
DİKKAT! BU BÖLÜM KİTAP HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇERMEKTEDİR.
Doktor Jivago’yu yazarken Boris Pasternak’ın ne düşündüğünü
görmek pek zor değil. Kitap anti-sosyalist bir eser. Karakterlerin yaşadıkları
olaylar ve karakterlerin temsil ettiği sosyal sınıflar kitabı okurken
okuyucunun gözüne çarpacaktır. Kitabın baş karakteri Yuri Jivago’nun tam olarak
anti-sosyalist bir yapısı olmasa da sosyalizme karşı bir duruşu olduğunu
görebiliriz. Öte yandan Pasternak’ın devrim yıllarına dair anlattığı
hikayelerde Bolşevik tarafı daha fazla eleştirdiğini söylemek gerek. Bu açıdan
Pasternak’ın 1958 yılında kazandığı Nobel Ödülü, daha farklı bir anlam
kazanıyor şüphesiz ki. Öte taraftan o dönemde sosyalizm eleştirisi yapmak
oldukça cesaret isteyen bir iş. Bu noktada Pasternak’ın oldukça cesur olduğu görülebilir.
Kitap oldukça iyi kurgulanmış. Pasternak yıllar içinde
Rusya’nın geldiği yeri oldukça iyi bir şekilde ortaya koymuş. Olaylar ve
karakterler kesinlikle zorlama değil. Tüm karakterlerin ardında temsil
ettikleri bir düşünce olduğu açık. Her ne kadar objektiflikten uzak görünse de
olaylar tarihe uygun olarak anlatılmış. En azından kronolojik sıra tutarlı. Kitapta
bir baş karakter var ve olay örgüsü bu baş karaktere uygun bir şekilde örülmüş.
Bu sebeple kitabı okumak zor değil. Olaylar okuyucuyu sıkmayacak şekilde
verilmiş. Okuyucu karakterleri belledikten sonra kitabın akışı oldukça iyi.
Tüm iyi yönlerinin yanında eserin kötü yanları da mevcut.
Bazı bölümler gereğinden fazla uzunken okuyucunun merak ettiği detaylar
üzerinde kısa süre durulmuş. Olay örgüsü her ne kadar iyi örülmüş olsa da bazı
bölümlerde atlama olduğunu da söylemekte fayda var. Ayrıca kitabın son
bölümünün neden yazıldığını anlamak oldukça güç. Bu son bölüm okuyucyu
kaybediyor. Olayların bittiği bir yerden sonra farklı bir çerçevede devam
etmenin ne gibi bir manası olduğunu muhtemelen yalnızca Pasternak bilebilir. Her
ne kadar okuyucuyu kaybetse de son bölümü kitabın geri kalanının hatrına
okunuyor.
Her şeye rağmen Doktor Jivago yirminci yüzyılın en önemli
eserlerinden biri. Sosyalistlerin hoşuna gitmeyecek olsa da eserin edebi değeri
ortalamanın üzerinde. Bu açıdan okunmayı hak eden bir kitap. Abartılacak kadar
iyi bir eser değil fakat okuyucuyu sıkmadan bir adamın yükselişini ve yaşadığı trajediyi
ortaya koyuyor. Tüm bu özellikleriyle Doktor Jivago okunmayı hak ediyor
kuşkusuz.
Yorumlar
Yorum Gönder