Amerika-Franz Kafka (İnceleme)
Max Brod tarafından "Amerika" şeklinde
isimlendirilmiş fakat Kafka'nın notlarında "Kayıp" olarak
rastladığımız, tam olarak bitirilmemiş muhteşem Kafka eseri.
Sayfalar arasında biraz ilerlemeye başladığınızda,
“Kafkaesk” atmosfer uzay-zaman algısında yapılan oynamalarla dikkati
çekiveriyor fakat kitabın, Kafka'nın eseri olduğu izlenimini uyandıran en
önemli ayrıntılar, anlamsız ve karmaşık bir mekan algısından ziyade, Karl
Roosmann'ın başına gelen absürt hadiselerde yatıyor.
Hür iradesiyle verdiği kararların cezasını her seferinde
çeken Karl, “Yeni Dünya”nın korkuyla örülmüş, aceleci ve karmaşık
labirentlerinde gezinip durduktan sonra boyun eğmeyi öğrenmek durumunda
kalıyor. Karl'ın her seferinde gösterdiği dik başlılık, sonlara doğru yerini
bir kabullenmeye ve yenilgiye bırakıyor. Benzer bir durum Joseph K. için de
geçerli belki. Brunelda'nın elinde köle haline gelen Karl ile Dava'ya mahkum
Joseph K. arasında içinde yaşadıkları dünyaların benzerliklerinden çok daha
fazla ortak yön var bana göre (ki yenilgi belki de en temeli).
Modern hayatı bir “cehennem” olarak tanımlayan Kafka, bu
yarım bıraktığı (belki de bir kısmı kaybolmuş) eserinde de modern Kuzey
Amerika’yı kendi bakışıyla okura yansıtıyor. Karl Roosmann’ın tam olarak neden
orada olduğunu bilememesi, bir yerden bir yere sürekli bir devinim içinde
hareket etmesi olay örgüsünde de Kafka’nın modern dünya insanı hakkında bir
öngörüsü gibi sanki.
Kitapta Kafka'nın, modern dünyanın, içinde yaşayan
insanlarla birlikte grotesk bir resmini çektiğini de söylemek mümkün(ki
Kafkaesk dedikleri şey biraz bu olmalı). Bu modern Yeni Dünya'yı ayakta tutan
değerler ve bireylerin, o değerler için verilen savaşta aldığı rol, bir yandan
da kişinin kendi varlığı ve özgürlüğü için verdiği savaş da Karl'ın ufak
yolculuğunu tasvir etmek için Kafka'nın kullandığı unsurlar olarak göze
çarpmakta.
Her ne kadar yeni düzene getirilmiş ağır bir eleştiri olsa
da kitap bana "Kahrolsun Kapitalizmcilik"ten daha çok, modern dünya
insanlarının günlük yaşamının anlamsız hengâmesi içinde insanlığın, Karl
Roosmann özelinde, ayrı ayrı her okuyucunun özelinde, Kafka'nın özelinde
verdiği bir varoluş savaşının tasviri olduğunu hissettirdi.
Yorumlar
Yorum Gönder